KURTLAR VADİSİ PUSU
  Ömer Baba'nın Gündemi (İçimizi Acıtan Acılar)
 
İÇİMİZİ ACITAN ACILAR OLMASA

Cuma sohbetimizi yapmak üzere gençlerle bir araya geldik. Ali konuşmaya istekli görünüyordu. Bu memnuniyet verici bir durumdu. Diğer gençler de sanki Ali’yi kendilerine sözcü seçmiş gibi onun yüzüne bakıyorlardı.
Ali, “Efendim geçen konuşmamızda, Hz. Mevlana’nın Mesnevi’sinden bir örnek vermiştiniz. Bir hafta boyunca hep onu düşündüm” dedi.
“Hangi beyiti kast ediyorsun” dediğimde, “Efendim not almıştım izin verirseniz okuyayım” dedi.
Not defterini çıkardı ve:
- “Göklere yükselemeyen, nefsanî heveslere kapılmış kişi, beden sandığından kurtulup dışarı çıksa bile, bir mezardan diğer bir mezara girmiş gibi olur.”

- “Aliciğim sen bu beyti nasıl yorumladığını bizimle paylaşmak ister misin?”
- “Daha önce bizlere öğrettiğiniz gibi gözümü yumdum, kendimi mezar içindeymişim gibi düşündüm. Çok karanlık ve yalnızdım. Ses duymuyor ve sesimi kimse duymuyordu. Ben kimseyi göremiyorum, kimse de beni görmüyordu. Ama ben niçin burada idim, beni buraya kimler koydu? Cevabını buldum, kendi duygu ve isteklerim, beni bu mezara koydu. Kendi duygularımın esiri olarak yaşayıp, günün birinde öldüğümde, yine birileri tarafından mezara koyulduğumu düşündüm. Hayatım karanlıkta, sessizce başladı ve sessizliğe, karanlığa gitmekle bitti.”

- “Aliciğim gözünü açtığında ne oldu?”
- “Sonraki beyitte, Hz. Mevlana; ‘Yarabbi, ruhları aydın, gönülleri uyanık kişileri gönder de, bizi de şu beden sandıklarından kurtarsınlar’ diye dua ediyordu.
Ben size gelmiş, mutsuz olduğumu, hayatımın bir anlamı olmadığını, huzursuz olduğumu anlatmıştım. O gün beni yanınıza almış yardım edeceğinizi söylemiş ve anne ile oğlunun hikâyesini anlatmıştınız. Ben de herkes gibi farkına varmadan hapishaneye girdiğimi fark ettim. Şimdi ise sizin uyarınız ile hapishanede olduğum gerçeğini anlamaya yönelik bir uyanışın içindeyim. Siz beni uyardınız, hapishanede olduğumu fark ettim."

- “Aliciğim, bilincin gelişmeden, o bilince uygun olan olayları anlayamazsın. Size anlattığım hikâyeden etkilendiğini söylüyorsun, aynı hikâyeyi dinleyip de etkilenmeyen kişiler de var. İnsanların, gerçekleri görme, duyma ve anlama zamanı vardır. Senin de gerçekleri duyup anlama zamanın gelmiş olacak ki, hapishanede olduğunu anladın.”
- “Daha önce hapishane içinde olduğumun farkında değildim.”
- “Şöyle diyebilir miyiz? Orada esir olduğunu dış dünya ile ilgili bilgileri sana duyuran sözleri duyunca uyandın ve hapishanede olduğunu anladın.”
- “Evet, öyle oldu, şimdi hapishanede olduğumu biliyorum ama yine de hapishanede kalmaya devam ediyorum.”
- “Hapishanede kalmak, ya da hapishaneden çıkmak, senin gerçekleştireceğin bir süreç haline geldi. Şunu açıkça söyleyebilirim ki, hapishanenin kapısını açacak ve seni özgürlüğe kavuşturacak anahtar senin bilincinin içindedir. Kendi bilincinle, samimi bir niyetle ve özgür iradenle hapishaneden çıkmaya çalışmalısın. Bunun için çok iyi bir yol haritası çizmeli, gerekli tedbirleri almalısın.”
- “Ömer Babacığım istediğim zaman benim buradan çıkmama kimler engel olabilir?”
- “Sizin hapishanede bulunmanız tesadüfî değil, içinde bulunduğunuz toplum ve kültür yapısı sizi oraya soktu. Şimdi sen çıkmaya çalıştıkça, çevrendeki arkadaşların, akrabaların ve tanıdıkların senin çıkmanı engellemek için ellerinden gelen her şeyi yaparlar. Çünkü onlar senin hapishane arkadaşların.”

- “Ben özgürce yaşamak ve mutlu olmak istiyorum. Bunun için de değişmem ve kendimi geliştirmem gerekiyor. Hem bu yolda yalnız değilim, sizlerle beraberim.”
- “Senin çevren, benden etkilenmemen için ellerinden gelen her şeyi yapacaklardır. Benim sana yarar yerine zararımın dokunacağını söyleyeceklerdir. Aklını başına toplamanı, boş hayaller peşinde koşmamanı söyleyeceklerdir. Hele, hapishanedeyiz, kurtulmamız gerek gibi laflar duyarlarsa, benim akıl hastası olduğumu, yakında gerçekten akıl hastanesine gireceğimi bile söylerler. Bir an önce beni terk etmen gerektiğini de tavsiye ederler.”
- “Yani benim değişmeme benim çevremin tepki göstereceğini mi söylemek istiyorsunuz?”
- “Evet, siz ne kadar değişirseniz, çevreniz size o şiddette direnecektir. Farklı olmaya çalışırsan, herkes sana karşı tavır alır. Değişimin olduğu her yerde karşı koyuşun olması son derece normaldir.”
- “İnsanların karşı çıkacağını bile bile, değişmeye teşebbüs etmek bu kadar zor olduğuna göre ne yapmam gerek?”
- “Değişimini gerçekleştirirken kolay veya zor terimlerine takılıp kalmamalısın. Değişim konusunda kendi kararını kendin vermeli, samimi bir niyetle, yapılması doğru olanı yapmaya, yapılması doğru olmayanı da yapmamaya çalışmalısın. Öz bilincini tanımalı ve ondan gelen sese kulak vermelisin.”

- “Ömer Babacığım, benim huzursuzluğum, mutsuzluğum, gerginliğim, sıkıntılarım olmasaydı size gelmez ve uyanamazdım diye düşünüyorum.”
- “İster bedensel, ister duygusal, ister zihinsel olarak sana acı veren her şey, sana mesaj vermektedir. Bu mesajlar, yapmamız veya yapmamamız gereken şeyleri belirtir. Mesela: ‘Başkalarının yaptığını yapma, ahlaki değerlerine uyma, başkalarının izini izleme.’
Ya da yapmamız gereken bir şeye işaret eder. Mesela: ‘
‘Kendi özüne dön, özgürce inan, özgürce yaşa ve kendi değerlerin içinde hayatına devam et’ gibi.

Değişim yolunda savaştıkça, bazı olaylar içinizi acıtacak, belki çok üzüleceksiniz. İçinizi acıtan o acılar olmasa, değişim konusunda başarılı olup olamadığınızın farkında olamazsınız. Gençler hep birlikte gelişim ve değişim yolunda sabırla yürüyüp başarıyı elde etmelisiniz. Ruhları aydın, gönülleri uyanık olanlarla birlikte olmaya gayret etmelisiniz.”

Sohbetimizi Niyazi Mısri’nin şu beyitleriyle bitirip çaylarımızı içelim.

Gel ey gurbet diyarında, esir olup kalan insan
Gel ey dünya harabında, yatıp gafil olan insan

Kafeste bülbüle şeker verirler, hiç karar etmez
Acep niçin karar eder, bu zindana giren insan

Allah yar ve yardımcınız olsun.
 
  Bugün 3 ziyaretçi (3 klik) kişi burdaydı! kocmehmet.blogspot.com
 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol